VE ŞAİRİN “KALBİ SULAR ALTINDA”...
Metin Fındıkçı, ilk şiir kitabı "Harabeler"i 1992'de yayımladı. Güneydoğu'daki bir mezrada yaşayan köylülere dışkı yedirilmesi olayını konu alan ve şiirleştiren bu yapıtının ardından, Fındıkçı, Filistinli ünlü şair Mahmud Derviş'in "GölgeyiYüksekten Övmek-Beyrut Kasidesi" (1995) adlı yapıtını Arapçadan çevirerek, İyi Şeyler Yayınları yoluyla okura ulaştırdı.
Geçtiğimiz günlerde yayımlanan son kitabı "Ve Kalbim Sular Altında" ise önce Ankara'yı, ardından Manavgat'ı, son olarak da İstanbul'u mesken tutan 'gezgin şair'in bölük pörçük anlara ve anılara dayalı yaşantısından izler taşıyor. Kitap, 26 şiirden oluşuyor.
Kitabına "Aşkı yeşil zeytinlerin acı/zamanında bekledim" diyerek başlayan Metin Fındıkçı, özellikle "Geri Alınsa Kısa Metrajlı O Film" adlı 6 bölümlük şiirinde, poetikasının slogan ve kolaycılık olmadığını, dizeleri titizlikle örerek oluşturduğu şiirsel yapıyla ortaya koyuyor. "Herşeyi yenidentekrarlayacak/yaşadığımız yenildiğimiz aşklar" diyen şair, yaşantısından bir kesiti aşk ile bütünleştirdiği dizelerinde, "geri alınmasa da olur/kısa metrajlı o film/hangimizin elindeydi bıçak/kesti işte/kanatarak kanatlarını İkarus'un/ateş çiçeklerinde" ifadesini kullanarak, 'gözlerinde çatlayan su'ya atıfta bulunuyor: "mutluluktur avludaki kuyuya vurulan kilit/bir bekleyiş sis içinde elim/geçen yıllar/kurumuş kelebek kanadı//hep bekleyeceğim/bir daha/bir daha."
Metin Fındıkçı'da, söz'ün dizeleştiği ya da anlam'ın şiirsel katman'a ulandığı düzey, anılar, cinsellik, rakı ve aşkı çağrıştırmaktan geri kalmıyor:
"ten kokusu çekildi sahilden
kaçıncı binyılını doldurdu Side
çıplak, güneşin gidişine tedirginim bugün
bir salonda toplanır sesler ve duman
cumartesi... ayrılıkta mı olacaktın
bir teknede ölü sırlar"
(Akşamüstü)
"'Artık mümkün değil müdahale'
Bir varmış bir yokmuş sevgilim
Bahar artığını dumanlamış uzaklar
Bu şehre karışır deniz ve ten gürültüsü
Yalnızlığı emsal büyütüyorum
Rakı bardağında bekliyor deniz feneri."
(Pasajın Kapısında Beklet Ölümü III)
Sakin ve kendine güvenli bir poetikadan kaynaklanan sağlam bir dize örgüsü göze çarpar Metin Fındıkçı'da. Slogan tutkusu ya da kaygısı olmadığı için de, şiirsel düzey zaaf içermez:
"hangi şehrin gecesinden geçiyorsan
orada öldürülür kalbim
artık bütün deniz fenerleri
bütün karanlıkta gizli dokunuşlar
pusu
söyle hangisinde öldüreceksin bu dinsiz kalbi
işte senden önce
feda ediyorum
yaralı bir hayvana."
(Seni Denizden Çağırıyorum)
Fındıkçı, ülkede yaşanan toplumsal karmaşayı da birey-toplum ilişkisi/ikilemi kapsamında şiirleştirir:
"biliyorum kızdığını mezesiz içtiğim rakıya
emsal büyüttüğün Side'nin hüzün
yenilgilerle biten aşklar, intiharımı geciktiren aşklar
anlamsızlığın hüznün acının
odamızda astığımız Madımak
Behçet Aysan'ı Metin Altıok'u
yer kaldı mı
duyuyor musun kalbim? herkes
denizi mi unuttu ne
intiharımı geciktiren."
(Kadın Oda)
-- Metin Fındıkçı, kitapta yer alan "Renklerin Doğum Anı" şiirinde de görüldüğü gibi, kimi kez sözcükler ile sürüp giden anlar arasında biçimsel deneylere girer. O'na göre, "Aşk denize karşı, suyun/Suya ördüğü ilgisizlikte biter". Yine de şair, "günlüğünü tuttum tarihsiz düşlerimin" demekten geri kalmaz. Ömrümüz öyle dilsizdir ki, sırlarla ölürüz: "Hepimiz, hepimizde/Derinkesilmiş tırnak acısı".
Ve şair, "Düğün" adlı şiirindeki hüzünlü dizelerle tamamlar kitabını: "Ayırdım gökyüzünden mavisini/Bir palyaçonun makyajı bozuldu yüzünüzde/Hoşçakalın!..."
Cumhuriyet Kitap