CXXVI.
Sokaklar yalnız kaldı o an
Hem de yağmur düşmezmiş gibi yalnız
Kimse şapkasını önüne koyup düşünmedi
Şapkalar halis hasırdandı...
Denize karşı iç geçiren o güzel kız
Kaç kulaç ötede olduğunu bilseydi keşke aşkın
Zamansız kımıltılar yanıltıyor hep
Aşk bir asırdır takipte...
Denizler suladıkça uzar mı zamanın boyu?
Ah zaman senin koynunda bir zehirsiz yılan
Kör olası tutkularla sarmaş dolaş
İnledikçe kaçacak deliğine...
İyisi mi bir ıslık tuttur kendi kendine
Ben de buradan karşılık düşeyim
Belki Boğazın tam üzerinde buluşup barışır yıldızımız
CXXVII.
Geceler amansız bir imza
Yalnızlığın kalbine sessizce atılan
CXXVIII.
Çok mu zordu yağmura tutunmak
Bir şimşeği es geçip kalbini göğün ardına uzatmak
Tılsımı bozmak, anılara ah etmek...
Demek artık uykunun sonu geldi
İncirin süt vermesi, baharın vahalaşması
Kainata yeni bir dünya lazımdı
Ucu kırık da olsa bulundu şimdi
Ah ruhumun ikizi, ömrümün eksik kelimesi, tamamlanmış nefesi
Bütün olmayacakları sende düşündüm bağışla
Aşk derler bir uçsuz okyanusmuş kalbimin durduğu yer
CXXIX.
Aşk, belki de bütün kelimeleri tersine çevirmekti
Çok mu zordu?
CXXX.
Göğün en ardından tutup getirdim
Var say ki unutulmuş bir buluttun
Işığı kısılmış yıldız parçası
Kalbime tanıdık bir misafir gibi yerleşip kaldın
Ah neler yapsam da canlandırsam gölgeni
Sesini yeniden sese benzetsem
Kalbime ondan bir sıcak ezgi dinletsem
Ellerine her düş için ayrı çiçek
Dudaklarında sadece o şarkı
Tut ki büsbütün sende kaldı aklım
Erimedi içimdeki karlar
Ne yapar eder uykuna düşerim
Cezası neyse çekerim aşkın