GÜLÜN HAYALETİ
Kendimi düelloya davet ediyorum
Savrulsun kınında gül derlenmiş hançer
Vaftiz oldu nasılsa avucumda birikenler
Onları sıktığımda anılar buruşuyor bazen
Bir kaçış öyküsüne dönüştüyse bu aşk-ı memnu
imalı sözlere sığınır ancak -unutmak istediklerini çağrıştıran.
Düellodur zamana savurduğun şarkı: "Bir yangının külünü..."
Düellodur, kabul, son satırı ben çaldım tanrının alfabesinden
Cehenneme göz kırpışıma da gerekçe bütün geç kalmışlığım
Baş kulvarda çelmeyi ben yedim, bundan belki yüz metreyi bir
yüzyılda koşmayı deneme sevdası
Bir kaçışı birlikte yaşadık oysa ayrı düşlerde
Üzerine çullanan yıldızlardan aşırdın korkuyu
Aşırdın, aşkın gökyüzüne süs olsun diye
Meğer bir gülün hayaletiymişsin
Kırlar nasıl da gizledi gölgeni
Gölgen: Bir kuyrukluyıldızın galaksiye meydan okuması
her sabah çaresizce beklediğim
Son bölümü henüz yazılmamış bir romanı
çıldırırcasına merak edip durmak
Gölgen: Kendime çizdiğim bütün milatların
iptal gerekçesi
Gölgen: Tasarlanmış düşlerden daha
gerçek
Benim bütün dilsizliğim
Kendime savurduğum hançerin fısıltısı
Orada ürkek bir örümcek
Duvar diplerine gül haritası çizer
Karşımdasın: Giderek artan yalnızlığı bir çocuğun
Yanında ve uzakta olmayı aynı anda yaşamak
Yine imalar: Parçalanıp kalbinden düşmesi bir yıldızın
Düşmesi hangi imkânsızın çığlığı?
Düellodur hayat: Kimse tutamaz çarpışmak üzre olan iki kör bulutu